YAPIM AŞAMASINDA HERGÜN YENİLENİYOR... Bilgi Platformu

16 Ocak 2013 Çarşamba

ATOM BOMBASININ ATILDIKTAN SONRAKİ EVRELERİ


ATOM BOMBASININ ETKİLERİ : 


Birkaç saniye içerisinde yüzbinlerce insanın ölmesine yol açan atomun içindeki muazzam gücün, saniyesi saniyesine nasıl ortaya çıktığını ele alıp inceleyelim: 

- Patlama anı... 
Bir atom bombasının tıpkı Hiroşima ve Nagasaki’de olduğu gibi 2.000 m. yükseklikte patladığını varsayalım. Patlayıcı kütleye fırlatılan ve ilk çekirdeği parçalayan nötron, daha önce de bahsedildiği gibi kütle içerisinde zincirleme tepkimeler oluşturur. Yani ilk parçalanan çekirdekten dışarı fırlayan nötronlar, başka çekirdeklere çarpar ve bu yeni çekirdekleri de parçalar. Böylece hızla bütün çekirdekler zincirleme olarak parçalanır ve çok kısa bir zaman aralığında patlama gerçekleşir. Nötronlar öyle hızlı hareket etmektedirler ki, saniyenin milyonda biri kadar bir zamanda bomba, kütlesi yaklaşık 1.000 milyar kilokalorilik bir enerji açığa çıkarır. 
Bombanın çevrildiği gaz kütlesinin sıcaklığı, bir anda birkaç milyon dereceye ve gaz basıncı da bir milyon atmosfere çıkar. 

- Patlamadan saniyenin binde biri kadar sonra...
Patlamış olan gaz kütlesinin çapı büyür ve etrafa çeşitli ışınlar yayılır. Bu ışınlar patlamanın "başlangıç parlaması"nı oluşturur. Bu parlama onlarca kilometre çapında bir alanda bulunabilecek herhangi bir kişide tam körlüğe neden olabilir. Öyle ki bu parlak ışık (yüzey birimi başına), Güneş yüzeyinden yayılandan yüzlerce kat daha büyüktür. Patlama anından başlayarak geçen zaman öylesine kısadır ki, patlamanın yakınında bulunan bir kişi gözlerini kapayabilecek zaman bile bulamamıştır. 
Şokun basınç cephesi kapalı kapılarda ağır hasarlara yol açar. Buna karşılık elektrik taşıma kuleleri, iki parçadan oluşan köprüler ve cam-çelik yapılı gökdelenler de hasar görürler. Patlamanın yakınlarında da büyük oranda, pudraya benzer ince toz kalkar. 

- Patlamadan 2 saniye sonra...
Parlayan kütle ve onu çevreleyen hava, bir ateş topu oluşturur. Yüzeyi henüz son derece sıcak ve Güneş'inki kadar, hatta daha parlak olan bu ateş topundan yayılan ısı, 4-5 km çapındaki bir alandaki tüm yanabilir maddeleri tutuşturmaya yeterlidir. Ateş topunun parlaklığı da, görme duyusuna, düzelmeyecek derecede zarar verebilir. Burada ateş topunun çevresinde, çok büyük bir hızla yer değiştiren şok dalgası gelişmiştir. 
-Patlamadan 6 saniye sonra...
Bu anda şok dalgası yeryüzüne çarpar ve ilk mekanik zararlara neden olur. Dalga, şiddetli bir hava basıncı yaratır ve bu basıncın şiddeti patlama merkezinden uzaklaştıkça azalır. Bu noktadan yaklaşık 1.5 km. uzakta bile, ek basınç, normal atmosfer basıncının yaklaşık iki katı olur. Bu basınçta insanların sağ kalabilme şansı %1’dir. 
- Patlamadan 13 saniye sonra...
Şok dalgası yerin yüzeyinde yayılır ve bunu, ateş topunun kovduğu havanın yer değiştirmesi nedeniyle oluşan patlama izler. Bu patlama yer boyunca 300-400 km/saatlik bir hızla yayılır. 
Bu arada ateş topu soğumuş ve hacmi küçülmüştür. Havadan hafif olduğundan yükselmeye başlar. Yukarıya doğru yönelen bu hareket, yeryüzünde rüzgarın yönünün tersine dönmesine yol açar ve şiddetli bir rüzgar, başlangıçta patlama merkezinden dışarı doğru eserken, şimdi merkeze doğru esmeye koyulur. 

- Patlamadan 30 saniye sonra...
Ateş topu yükseldikçe, küre biçimindeki şekli bozulur ve tipik bir mantar görünümünü alır. 
- Patlamadan 2 dakika sonra...
Mantar biçimli bulut şimdi 12.000 metrelik bir yüksekliğe, yani atmosferin stratosfer tabakasının alt sınırına ulaşmıştır. Bu kadar yüksek düzeyde esen rüzgarlar, mantar biçimindeki bulutu azar azar dağıtır ve bulutu oluşturan maddeleri (genel olarak radyoaktif döküntüleri) atmosfere saçar. Söz konusu bu radyoaktif döküntüler, çok küçük tanecikler olduklarından atmosferde daha yüksek katmanlara da çıkabilirler. Bu döküntüler yeryüzüne düşmeden evvel, atmosferin üst tabakalarında esen rüzgarlar tarafından dünyanın çevresinde birkaç kez döndürülebilir. Böylece radyasyon döküntüleri dünyanın dört bir yanına dağılabilir. Merkezi patlama noktasından aşağı yukarı 1.000 metre çapındaki alan içerisinde radyasyon çok yoğundur. Ölüme yol açan öteki etkilerden kurtulanlar kanlarındaki akyuvarların hemen hepsini kaybeder, derilerde yaralar belirir, bunların hepsi birkaç günden iki üç haftaya kadar varan kısa bir süre içinde kanama nedeniyle ölür. Patlama noktasından daha uzakta olanlar üzerinde ise radyasyonun etkisi değişiktir. Ateş topundan yayılan bu zararlı ışınlarla karşı karşıya kalan insan bedeninde 13, 16 ve 22 km. uzaklıklarda sırasıyla üçüncü, ikinci ve birinci dereceden yanıklar oluşur. Sindirim bozuklukları ve kanamalar daha hafiftir fakat asıl bozukluklar daha sonra ortaya çıkar. Saçların dökülmesi, deri yanıkları, kansızlık, kısırlık, çocuk düşürme, sakat çocuk doğurma... Bu vakalarda da on günden üç aya kadar varan bir süre içinde ölüm görülebilir. Yıllar geçtikten sonra bile göz bozuklukları (göze perde inmesi), kan kanseri (lösemi) ve ışınım kanseri meydana gelebilir. Hidrojen bombası patlamalarının en büyük tehlikelerinden biri radyoaktif tozların solunum, sindirim ve deri yoluyla vücuda girmesidir. Bu tozlar bulaşmanın azlığına veya çokluğuna göre yukarıda saydığımız bozukluklara sebep olurlar.

15 Ocak 2013 Salı

OSMANLIDA İLK DAİMİ ELÇİLİKLER NASIL AÇILDI?

İLK DAİMİ ELÇİLİKLER NASIL AÇILDI ?

Osmanlı İmparatorluğu III. Selim'e kadar diğer devletlere daimi elçi göndermemişti.Avrupa devletlerile ilişkileri bunların İstanbul'da bulunan elçileri vasıtasıyla yürütülürdü.Ancak dışarıda elçi bulunmaması sebebiyle Avrupa hakkında sağlıklı bilgi alınamıyordu.Bu meseleyi ortadan kaldırmak için Avrupa'nın önemli merkezlerinde devamlı kalacak ikametgah elçilikleri açıldı.İlk ikametgah elçiliği 1793'te Londra'ya açıldı ve ilk elçi Yusuf Agah Efendi'ydi.Bunu 1797'de Paris,Berlin ve Viyana'da açılan elçilikler takip etti.Bu elçilikler Osmanlı İmparatorluğu'nun Avrupa'ya açılan pencereleri oldular.Buralarda yabanci dil öğrenen Osmanlı devlet adamları Avrupa'yı tanıdılar ve bulundukları yerlerde ülkelerini tanıttılar.

14 Ocak 2013 Pazartesi

MUTLAKA BİLİNMESİ GEREKEN KISA GENEL KÜLTÜR NOTLARI

MUTLAKA BİLİNMESİ GEREKEN KISA GENEL KÜLTÜR NOTLARI


Adaletiyle ün salmış II. İslam halifesi HZ. ÖMER
· Atlas okyanusunu Büyük okyanusa bağlayan kanal PANAMA.
· İlk dünya haritasını çizen denizci PİRİ REİS,
· Akdenizle Kızıldenizi birbirine bağlayan kanal SÜVEYŞ KANALI
· Özbekistan’ın başkenti TAŞKENT,
· Kur’an-ı Kerim’de kadınlar suresi NİSA.
· Septe Boğazı olarak bilinen boğaz CEBELİTARIK BOĞAZI
· Türkiye’nin AB’ye girmesi için uyması gereken kriterler KOPENANG
· Ülkemizde günlerin kısalmaya başladığı tarih 21 HAZİRAN
· Ülkemizde günlerin uzamaya başladığı tarih 21 ARALIK
· Şaban ayının 15. gecesi BERAT GECESİ
· İlk resmi gazete TAKVİM-İ VAKAYI
· Dünya Çocuk Hakları Bildirgesi 1958’da yapılmıştır.
· Gap’ta 27 baraj vardır.
· Ülkemizde özel televizyon yayınları 1990 yılında başladı.
· Kıbrıs’taki hava limanının adı ERCAN HAVALİMANI
· İç organların çalışmasını kontrol eden merkez OMİRİLİK SOĞANI
· Mevlana 17 Aralık ( Şeb-i Arus) 734.
· AB ile müzakereler 3 Ekim 2005 yılında başladı, Ali Babacan başkanlık etti.
· Atatürk’ün Konya’ya ilk geliş tarihi 1925
· Mümeyyiz (İlk çocuk gazetesi)
· Hamza Yerlikaya GÜREŞ
· Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, sözü Büyük Taarruzda söylenmiştir.
· Hicret, HZ. ÖMER zamanında olmuştur.
· İlk kadın vali LALE AYTAMAN
· Konyaspor Teknik Drektörü ÜNAL KARAMAN ( Ölen Tevfik Lav)
· İlk kadın hakem LALE ORTA
· Divan şiirinin ölçüsü ARUZ
· TBMM ilk toplantısını EKİM AYININ İLK GÜNÜ yapar.
· Konya valisi OSMAN AYDIN
· Selçuklu kaymakamı ŞÜKRÜ GÖRÜCÜ
· Konya İl Milli Eğitim Müdürü HALİL ŞAHİN
· Selçuklu İlçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa KOCA
· Mevlananın hocası ve en yakın arkadaşı ŞEMS-İ TEBRİZİ
· Fifa’nın genel merkezi İSVİÇRE’NİN CENEVRE kentidir.
· İslam dini Orta Asya’da KALAS SAVAŞI ile serbest kaldı.
· Türkiye yüzölçümü bakımından dünyada 33. sıradadır.
· Muhtarlık seçimleri 5 YILDA BİR yapılır.
· Suyun kaldırma kuvvetini keşfeden bilim adamı ARŞİMED
· Kemiklerin oval ya da toparlak uçlarına OM
· Siyaha yakın koyu yeşil rengin adı NEFTİ
· Dünyanın en uzun tüneline sahip ülke İSVİÇRE
· Kahramanmaraş’ta bulunan termik santraller AFŞİN, ELBİSTAN
· Dünya sağlık örgütü WHO
· Birleşmiş milletler örgütü UNO
· Uluslar arası para fonu IMF
· Uluslar arası çalışma örgütü ILO
· Mikroskop altında incelemek üzere canlıdan belirli bir doku parçasının çıkarılmasına BİYOPSİ
· Yedi yıldızdan oluşan takımyıldızının adı BÜYÜK AYI
· Allah’ın insanları hesaba çekmek üzere bir araya toplaması HAŞIR, bu yere ise MAHŞER denir.
· Mai ve Siyah adlı eserin yazarı HALİT ZİYA UŞAKLIGİL
· Türkiye Bilimler ve Teknik Araştırma kurulu TÜBİTAK
· Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO
· Akciğer içinde havanın değişiminin yaptığı boruların iltihaplanmasıyla oluşan hastalığı BRONŞİT
· Akdeniz’in en büyük adası GİRİT
· İstanbul’a ilk Türk Bayrağını diken ULUBATLI HASAN
· Kararların hukuka uygunluğunu inceleyen üst mahkeme YARGITAY
· Bir kulun Allah’a karşı kulluk görevini yerine getirmesi İBADET
· Taştan yapılmış tabut şeklinde olan sanduka, kabir veya mezara LAHİD
· Birleşmiş Milletler Teşkilatı UN
· Doktorların hastalarının vücutlarını dinlediği cihaz STETESKOP
· Ramazan ayında cami minareleri arasına çekilen ışıklı ve şekilli yazılar MAHYA
· Tarihte ilk yazıyı SÜMERLER
· Tarihte ilk parayı bulan ve kullanan LİDYALILAR
· Tarihte iki devlet arasında yapılan ilk yazılı antlaşma KADEŞ ANTLAŞMASI
· Doktorların hastanede hastalarını dolaşması VİZİTE
· Ülkemizin uluslar arası telefon kodu 90
· Marmara Gölü EGE
· Dört coğrafi bölgeye komşu olan il BİLECİK
· Nemrut Krater Gölü BİTLİS
· 28-32 hafta arasında doğan tam olgunluğa erişmemiş bebeklere PİREMATÜRE
· Dünyanın en yüksek dağı EVEREST
· Dünyanın en uzun ırmağı NİL
· Dünyanın en büyük gölü HAZAR
· Dünyanın en büyük mağarası MAMMOTH
· Dünyanın en büyük okyanusu BÜYÜK OKYANUSU (PASİFİK)
· Dünyanın en büyük kıtası ASYA
· Türkiye’nin uç noktaları: Kuzey-Sinop inceburun
· Güney-Hatay
· Batı-İmroz
· Doğu-Küçük Ağrı
· Peygamberimizin Hz. Ali’ye hediye ettiği kılıç ZÜLFİKAR
· Şahname adlı eserin sahibi FİRDEVSİ
· Bir olayı veya kişiyi gelecek nesillere hatırlatmak amacıyla yapılan çalışmalara ABİDE-ANIT
· Arap olmayan iran halkına ACEM
· Dince cevaz verilen, yapılması sakıncalı olmayan, işlenmesi suç teşkil etmeyen izin verilen fiile CAİZ
· Vahiy meleği CEBRAİL
· Bir anlaşmazlığa düşüldüğünde bilgisine başvurulan kişi BİLİRKİŞİ
· Eskişehir’de çıkarılan taş LÜLETAŞI
· Ney üfleyen kişiye NEYZEN
· Mevlana anma törenlerine ŞEB-İ ARUZ
· G-7 olarak bilinen ülkeler; JAPONYA, KANADA, AMERİKA, İNGİLTERE, FRANSA, ALMANYA, RUSYA
· Ülkemizde para basma yetkisine sahip kurum MERKEZ BANKASI
· Tarihi Hattuşaş kalıntıları ÇORUM
· Halifeğin kaldırılması 1924
· Türkiye’nin en batı ucu AVLAKA
· Basra Körfezi ile Umman Körfezini bağlayan boğaz HÜRMÜZ BOĞAZI
· Osmanlılarda Müslüman olmayanlardan alınan vergi CİZYE
· Son Osmanlı padişahı VAHDETTİN
· Son Osmanlı padişahının mezarı SURİYE-ŞAM
· Eski Mısır kralları FİRAVUN
· Keban-Atatürk ve Karakaya barajları FIRAT NEHRİ üzerindedir.
· Rüzgarın hızını ölçen cihaz ANEMOMETRE
· Para basılması ve savaş ilanına TBMM karar verir.
· Pediatri ÇOCUK HASTALIKLARI
· Yurtdışı yolculuklarda kullanılan belge PASAPORT
· Osmanlı devletinin ilk başkenti SÖĞÜT
· Natoya 1952 yılında üye olduk.
· Doğu Karadeniz bölgesini Doğu Anadolu Bölgesine bağlayan geçit ZİGANA
· Birleşmiş milletler güvenlik konseyinin beş daimi üyesi: ABD, RUSYA, İNGİLTERE, FRANSA, ÇİN
· Türkiye Birleşmiş Milletler Örgütüne 15 AĞUSTOS 1945 ‘te girdi.
· Yanardağ içinden çıkan maddelerin yeryüzüne ulaştığı yerde oluşturduğu oyuğa KRATER denir.
· Camilerin çevresinde yapılmış, medrese, kütüphane, hamam, sebil, hastane gibi kurumların tümüne KÜLLİYE denir.
· Karadeniz Bölgesinin doğusunda bulunan sıradağlar KOP
· Türk ceza kanunu İTALYA’dan örnek almıştır.
· Sporun herhangi bir dalında bir dereceye ulaşıp bu dereceyi tekrarlamaya EGALE
· Türkiye’nin erovizyonda birinci olduğu yıl 2003
· Arap yarımadasında Mekke ve Medine’den oluşan bölge HİCAZ
· Hristiyan inancına göre Hz. İsa’nın yeniden dirildiğine inanılan günde yapılan bayrama PASKALYA
· Atlas okyanusu ile Pasifik okyanusunu birleştiren Güney Amerika’nın en ucunda bulunan boğaz MACELLAN BOĞAZI
· Kutlsal kitabımız Kuran Hz. EBUBEKİR zamanında kitap haline getirildi. HZ. ÖMER zamanında ise çoğaltıldı.
· Sevgili peygamberimizi görmüş, onun sohbetlerinde bulunmuş şahıslara SAHABE-ASHAB denir.
· TC ilk başbakanı İSMET İNÖNÜ
· Osmanlı devletinde doğrudan doğruya padişaha bağlı olan eyaletlerde görev alan atlı ve yaya birliklerinden oluşan ve ULUFE denilen maaş alan askerlere KAPIKULU ASKERLERİ denir.
· İslam inancında Beytullah’ın etrafında tavaf ederken ilk üç tur dönüşlerde hızlı ve gösterişli bir biçimde Kabe’yi tavaf etme HERVELE


Kaynak: Bilinmesi Gereken Genel Kültür Bilgileri http://www.webhatti.com/kultur/546481-bilinmesi-gereken-genel-kultur-bilgileri.html#ixzz2I0yijGsT
whkaynak 

AY'A HİÇ ÇIKILMADI MI ?


İŞTE İDDAALAR

* Hesaplamalara göre Ay yüzeyindeki gündüz sıcaklığı 260 ile 280 Fahrenayt arasında değişiklik gösteriyor. Bu derecedeki sıcaklıkta filmler erir ve insanlar muhtemelen rahatsız olur. Hatta muhtemelen ölür ! Peki ama astronotlar neden bu kadar rahat görünüyor ?

* Ay ’ ın görünmeyen karanlık yüzündeki hava sıcaklığının eksi 41 dereceye kadar düştüğü biliniyor. Eksi 40 dereceden itibarense cisimlerin kırılganlık derecesinin arttığı biliniyor. Bu sıcaklıkta elektrikli cihazlar çalışmaz Araba akülerini çalıştırmak da zordur. Sıcaktan soğuğa geçerken yaşanan bu ani ısı değişikliği, cisimlerde esnemelere ve kırılmalara sebep olur. Peki ekipmanlar ve astronotlar nasıl bu kadar rahat çalışabiliyor ?

* Niye 1/6 ’ lık bir yerçekimi oranında astronotlar yürüme ile zıplama arasında gidip gelen hareketler yapıyorlar ? Televizyon çekimlerinin birinde, astoronotun zıplamak için dizlerini büktüğü ama sonuçta bir kaç adımdan öteye gidemediği gözleniyor. Astonotlar, yerçekiminin 6 kat daha az olduğu bir ortamda, niçin normal bir insanın yeryüzünde zıplayabiliceği kadar bir mesafeye zıplayabiliyorlar ?

* Bunun yanısıra, çekilen görüntülerde astronotların sert bir şekilde dizlerinin üstüne düştükleri birkaç sahne görüyoruz. Peki böylelikle kendilerini büyük bir riske atmış olmuyorlar mıydı ? Ya basınca dayanıklı elbiseleri yırtılsaydı ?

* Bilindiği gibi yeryüzünden 250 ve 750 mil yükseklikteki mesafeler arasında kalan bölgeye Van Allen Kuşağı ismi veriliyor. Bu kuşak, güneşten gelen radyoaktivite yüklü ışınların dünyaya gelmesini engelliyor. Astronotların, Ay ’ a gidebilmesi için bu kuşak içinden geçmeleri gerekiyor. Bir insanın buradan geçebilmesi içinse, 4 metre kalınlığında bir kurşun tabakasıyla kaplanmış olması gerekiyor!






MODÜLÜN ALTINDA HİÇ BİR İZ YOK !


NASA ’ ya göre Ay modülü Ay ’ a indiğinde motorlarından 3000 Ibs ’ lik (yaklaşık 1,5 ton) basınç çıkıyordu. Bize anlatıldığı ve görüntülerden anlaşıldığı kadarıyla, Ay yüzeyi tozlu ve yumuşak. Peki iniş esnasında, modülün altına denk gelen (yandaki resimde H ile işaretlenmiş) kısımda niçin herhangi bir yıpranma, dağılmış yumuşak doku ya da itmeden oluşan bir çukur görmüyoruz ? Aynı şekilde niçin Ay modülünün ayaklarında tozlanma göze çarpmıyor ? Yandaki resimde bir başka ilginç nokta da (G) ile işaretlenen yerde, bir ayak izinin bulunması. Peki, tam olarak modülün altına denk gelen bölgeye bu ayak izi nasıl geldi ? Astronotlar bilindiği kadarı ile modülün altına girmediğine göre, acaba set işçileri, daha önce senaryo çalışması yapan astronotlardan birinin ayak izlerini silmeyi mi unuttular ? Ya da modül eski yerinden kaldırılıp şu an bulunduğu yere mi taşındı ?

AY'DA ATMOSFER YOKSA NEDEN...?

Yine yukarıdaki resimde astonotları Ay yüzeyine indiren Ay modülünü görüyoruz. B ile işretlenen yere baktığımızda gökyüzünde hiçbir yıldızın görünmediğini fark ediyoruz. Madem ki atmosfer yok, niye arka planda parlak yıldızlar gözümüze çarpmıyor ? NASA uzmanları bunu, basit fotoğrafçılık mantığı ile açıklıyor : "Eğer yakın plandaki nesneleri ( astronot, ay modülü gibi ) odaklarsanız, arka plandaki parlak nesneleri ( yıldızlar ) gibi aynı poz içinde yakalayamazsınız" (A) ile işaretlenen noktaya baktığınızda ise, ay modülünün karanlık tarafında kalan Amerikan bayrağını net olarak görüyorsunuz. Komploculara göre, bu fotoğraf Ay ’ da çekilmiş olamaz. Zira, eğer bir cisim Ay yüzeyinde gölgede kaıyorsa, onu görmek imkansızdır. Çünkü Ay yüzeyinde atmosfer yoktur. Atmosfer içindeki hava molekülleri ışığı süzerek yansıtırlar ve yeryüzünde gölgede kalan noktalar bu şekilde görülebilir. Ay ’ da atmosfer olmadığı için, gölgede kalan bir nesnenin kesinlikle görünmemesi gerekir. Peki, resimdeki bayrak nasıl görünüyor ?

Bununla birlikte, Ay yüzeyine düşen güneş ışığı kırılmadan ve süzülmeden geldiği için kör edici bir etkiye sahip. Bundan dolayı astronotlar, güneş ışınlarından korunmak için % 95 altın alaşımlı başlıklar takıyorlar. Öyle ise güneşin vurduğu noktaların daha parlak, gölgelerin ise tamamen karanlık olması gerekmiyor mu ? Ama NASA fotoğraflarındaki gölge tonlarının, yeryüzünde çekilmiş fotoğraflardan hiçbir farkı yok...





ARTILARA DİKKAT!!

Uzay fotoğraflarında resmi enlemesine kesen küçük artı (+) işaretleri sizin de dikkatinizi çekmiştir. Söz konusu artıcıklar, kameranın bir parçasından kaynaklanmakta ve film ile kamera vizörünün (siperliğinin) arasında bulunmaktadırlar. Bu husus, komplo teorisyenlerinin de dikkatini çekmiş olsa gerek, buradan da ilginç noktalar yakalamışlar. Mesela yandaki resimde © ile gösterilen kısımda, nasıl oluyor da resmin yarısı artının önünde, yarısı arkasında olabiliyor ? Yoksa bu artıcıklar, sadece saydam bir plastik üzerine işaretleniyor ve resimlerin üzerine mi yerleştiriliyordu ? Belki de bu resimde, dikkatsiz teknisyenlerden biri, plastik bandın kaydığını farketmemişti!

DALGALANAN BAYRAK !

Apollo 11 astronotlarından biri ilk etapta Ay yüzeyine Amerikan bayrağı dikiyor. Bayrak açık vaziyette.Yandaki resimde ise bayrağı dalgalanırken görüyoruz. Atmosfersiz bir ortamda bu değişiklikler nasıl olabiliyor ve de en önemlisi bayrağı hangi rüzgar dalgalandırıyor ?

SON KANIT 

Bir Bilim Adamının Bu Teorileri Çürütmek İçin Ay’a İlk Ayak Basıldığının En Büyük İspatı Olan Video Görüntülerini Tekrar İncelemek Ve ABD nin Aya Gitmedi Yalanını Çürütmek İçin Nasa’ya Yaptığı Başvuruya Aldığı Cevap...

GÖRÜNTÜLERİ BULAMIYORUZ...















TÜRKLER ANAYURTLARINDAN NEDEN AYRILDILAR?


TÜRKLER ANAYURTLARINDAN NEDEN AYRILDILAR?

Proto-Moğollar'dan,Kıtaylar'ın 924'te Orhun havalisine hakim olmasıyla birlikte,bu bölgedeki Türk boyları sıkıştırarak batıya doğru göç etmeye başladılar.1027 yılına gelindiğinde artan Kıtay baskısı sonucu Türkler'in batıya göçü büyük bir sel halini almıştı.Kay ve Kıpçak baskısı ile oğuzlar da yurtlarından ayrıldılar.Şamani Peçenek ve Oğuzlar ,Doğu ve Orta Avrupa'ya,Balkanlar'a;Müslüman Oğuzlar ise Maveraünnehir'e,Horasan'a ve diğer İslam ülkelerine göç ettiler.Oğuzlar,1040'ta Dandanakan'da Selçuklular'ın idaresinde Gazneliler'i yenip,kendi devletlerini kurdular.Ancak Orta Asya'dan yüz binlerce Türk,Moğol kabilelerinin tazyiki ile batıya göçe devam ediyorlardı.Maveraünnehir bölgesi onları barındırmaya yetmedi ve yeni bir yurt aramaya başladılar.

Malazgirt'ten önce kazanılan savaş hangisidir ?

Malazgirt'ten önce kazanılan savaş hangisidir ?

Tuğrul Bey'in üvey kardeşi İbrahim Yinal,1047'de Nişabur'a gelen Türkmen kitlelerini Anadolu'ya göndermiş ve kendisinin arkalarından geleceğini vaadetmişti.Bu sırada (1047/1048)Selçuklu hanedanından Hasan Bey komutasındaki kuvvetler de,Van gölü havzasını ele geçirmek için harekete geçmişlerdi.Vaspurakan'da Bizans Valisi Aaron,Selçuklular'ı,Büyük Zap Suyu civarında pusuya düşürerek mağlup etti.Savaşta Selçuklu prensi Hasan Bey de şehit olmuştu.Bu olayın ardından büyük bir ordu ile Pasin ovasındaki Hasankale'de 18 Eylül 1048'de büyük mağlubiyete uğrattılar.Bu zafer sayesinde Türkmenler Anadolu'ya yayılma imkanı bularak,Trabzon'a kadar ilerlediler.

NİCOLE TESLA



NİCOLA TESLA (1856-1943)
Nikola Tesla, 1856 yılında, o dönemde Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içindeki Hırvatistan‘da doğdu. Sırp asıllı bir ailenin çocuğu olan Tesla’nın, altı dili çok rahat konuştuğu söylenir. Matematik, fizik ve mekanik okudu. Çalımalarınıysa elektrik üzerinde yoğunlaştırdı. O dönemde elektrik enerjisi henüz emekleme dönemini yaşıyordu. Tesla, Graz Teknik Üniversitesi ve Prag Üniversitesi’ndeki eğitimini tamamladıktan sonra bi süre Budapeşte’de telefon mühendisi olarak çalıştı. Yaşamının dönüm noktalarından biri, ABD’ye gitmesiydi. Tesla, ABD’de Edison‘un yanında çalışmaya başladı. O dönemlerde ampullerin içine koymak için akkor telini bulan Edison’la çalışmak, elektrik üzerine çalışmak isteyen birinin rüyası gibiydi. Tesla, ilgi duyduğu konuda çalışıyordu. Edison, o günlerde elektriğin aktarılmasıyla uğraşıyordu. Üzerinde çalıştığı konu, doğru akımın (DC) aktarılmasıydı. Ne var ki, doğru akım sürekli sorun çıkarıyordu. Edison, Tesla’yı yanına çağırdı ve sistemdeki sorunları çözerse kendisine büyük bir maddi ödül vereceğini söyledi. Tesla karşısına çıkan sorunları çözdüyse de Edison vaadettiğ ödülü vermedi. Bu, çalışmalarında yöntem farklılıklarından dolayı da anlaşamayan ikilinin arasının açılmasına neden oldu. Tesla, ödülünü alamadığı için istifa etti, Edison’sa bu davranışı hazmedemeyerek Tesla’nın çalışmalarını kötülemeye başladı. Tesla’nın bugün Edison kadar tanınmamasında bu çekişmenin rolü olduğu söyleniyor.
nikol tesla bobinTesla, Edison’un yanından ayrıldıktan sonra kendi laboratuvarını kurdu; elektriğin taşınması için Edison’unkinden çok daha iyi bir istem geliştirdi. Sistemde DC yerine yeriene alternatif akım (AC) kullandı. Tesla’nın geliştirdiği transformatörler yardımıyla elektriği ince kablolar üzerinden uzak mesafelere kayıpsız taşımak mümkündü artık. Oysa DC temeline dayanan aktarım sisteminde, çok yakın mesafelerde büyük bir elektrik santrali kurmak ve çok kalın kablolar kullanmak gerekiyordu.
Bu arada AC konusundaki başarıları, George Westinghouse adındaki bir girişimcinin kulağına gitmişti. Westinghouse, Tesla’yla bir sözleşme imzaladı. Tesla, tasarladığı ama parasızlık nedeniyle gerçekleştiremediği çalışmaları için bir anda nakit paraya kavuşmuştu.
Ancak, Edison’da DC sistemi için çok büyük yatırımlar yapmıştı. Tesla’nın AC sistemini yerden yere vurmak konusunda her fırsatı usatalıkla değerlendiriyordu. AC’nin, DC’ye oranla çok tehlikeli olduğunu öne sürüyordu. Tesla, bu karalama kampanyasına karşı kendi pazarlama kampanyasını başlattı. 1893′te Chicago’da düzenlenen Dünya Fuarı’nda (fuarı 21 milyon kişi ziyaret etmişti) AC’nin ne kadar güvenli olduğunu göstermek için, vücudundan geçirdiği elektrikle çok sayıda ampul yaktı. Daha sonra da kendi adını verdiği bobinleri kullanarak şimşek yaratı bunları izleyicilerin üzerine fırlattı. Hiç kimseye bir şey olmamıştı. Bu da, Tesla’nın sistemlerinin doğru kullanıldığında ve gerekli önlemler alındığında daha güvenli olduğunun kanıtlanması amacını taşıyordu.
Tesla, 1893 yılında, yani Macaroni’den iki yıl önce radyo dalgalarıyla ilgileniyordu. Ne var ki, radyo dalgalarını kullanarak iletişim kurmak yerine enerji iletimi sağlamayı hedefliyordu. Çalışmalarını, telsiz enerji iletimi üzerinde yoğunlaştırdı. Gerek Edison’un karalamaları gerekse Tesla’nın sıra dışı bir kişilik olması, basının Tesla’nın çalışmaları hakkında çarpıtılmış haberler yapmasına neden oldu. Tesla’nın deneyleri için paraya gereksinimi vardı. Ancak, onu destekleyenler, hakkında çıkan kötü sözler yüzünden ona verdikleri desteği bir bir çektiler.
Yüzlerce buluşu için patent almış, elektrik ve elektriğin kullanımı üzerine çığır açmış ve çağının ötesinde birçok çalışması olan Tesla, bir otel odasında yoksulluk içinde öldü.